27 Mart 2009 Cuma

2009 DÜNYA TİYATRO GÜNÜ ULUSLARARASI BİLDİRGESİ

2009 DÜNYA TİYATRO GÜNÜ ULUSLARARASI BİLDİRGESİNİ
AUGUSTO BOAL TARAFINDAN KALEME ALINDI…

“Bütün insan toplumları gündelik yaşamlarında görülmeye değerdir. Bazı özel durumlar için gösteriler yaparlar. Görülmeye değer olan toplumsal düzen içindeki davranış biçimleridir. Bunlar tıpkı izlemeye gittiğiniz türden gösterilerdir.

Farkında olunmasa da insan ilişkileri teatral bir yapı izler: mekân kullanımı, beden dili, sözcük seçimi ve ses tonunu ayarlama, düşüncelerle duyguların yüzleşmesi, sahnede gösterdiğimiz ve yaşadığımız her şey. Bizi var eden tiyatrodur.

Düğün ve cenaze birer gösteridir. Günlük ritüeller de gösteridir; fakat öylesine kanıksanmışlardır ki farkına bile varmayız. Bir yandan gösteriş ve zenginlik öte yandan sabah kahvesi, karşılıklı günaydınlar, utangaç aşklar, büyük tutku fırtınaları, bir senato oturumu ya da diplomatik bir toplantı; hepsi tiyatrodur.

Sanatımızın asıl işlevlerinden biri insanları oyuncuların aynı zamanda seyirci oldukları, sahnenin yeryüzüyle buluştuğu gündelik yaşam gösterilerine duyarlı kılmaktır. Hepimiz sanatçıyız: tiyatro yaparak aslında apaçık olanı görmeyi öğreniyoruz, çoğunlukla bakmadığımız için göremediklerimizi. Kanıksadıklarımızı keşfediyoruz: tiyatro yaparak gündelik yaşam sahnemizi aydınlatıyoruz.

Geçen yıl Eylül ayında bir tiyatronun perde açmasıyla hepimiz şaşkınlığa uğradık: Uzak ve vahşi yerlerde süregelen savaşlara, soykırımlara, katliamlara ve elbette işkencelere rağmen güvenli bir dünyada yaşadığını sanan, paralarını bazı saygın bankalara yatıran veya piyasadaki dürüst bir tüccara emanet eden bizlere bu paranın aslında var olmadığı, sanal olduğu, ne güvenilirliği ne de saygınlığı olan sahici ekonomistlerin uydurduğu acıklı bir masal olduğu söylendi. Her şey sadece kötü bir tiyatro oyunuydu, birkaç kişinin kazandığı çoğununsa kaybettiği karanlık bir komplo. Zengin ülkelerdeki bazı siyasetçiler birkaç sihirli çözüm ürettikleri gizli görüşmeler düzenlediler. Böylece biz izleyiciler, onların verdikleri kararların kurbanı olan bizler balkonun en arka sırasında öylece kaldık.

Yirmi yıl önce Rio de Janeiro’da Racine’in Fedra adlı eserini sahneledim. Sahne dekoru oldukça cılızdı: yerde inek derileri, etrafta bambular. Oyuncularıma her gösteriden önce şöyle söylüyordum: ‘Her gün yeniden yarattığımız kurgu sona erdi. Şu bambuları geçtikten sonra hiçbiriniz yalan söyleme hakkına sahip olmayacaksınız. Tiyatro gizlenmiş gerçektir.’

Olayları incelediğimizde bütün toplumlarda, etnik gruplarda, sosyal sınıflarda ve kastlarda ezen ve ezilen insanları görürüz: gördüğümüz adaletsiz ve zalim bir dünyadır. Başka bir dünya yaratmak zorundayız çünkü bunun mümkün olduğunu biliyoruz. Kendi yaşamımızda ya da sahnede oynayarak bu başka dünyayı var etmekse bizim ellerimizde.

Başlayacak olan gösteriye katılın ve dostlarınızla eve döndüğünüzde kendi oyunlarınızı oynayın, gözünüzün hiç göremediğine dönüp bir bakın: apaçık olana. Tiyatro sadece özel bir etkinlik değil bir yaşam biçimidir.
Hepimiz oyuncularız: Yurttaş olmak bir toplumda yaşamak değil o toplumu değiştirmektir.”

AUGUSTO BOAL
Çeviren: Bilgesu Ataman

26 Mart 2009 Perşembe

BU YIL TİYATRO BİLDİRGESİ NEDRET GÜVENÇ'TEN

27 Mart Dünya Tiyatro Günü Bildirgesi'ni bu yıl tiyatro oyuncusu Nedret Güvenç hazırladı.

''Ben bir tiyatro oyuncusuyum. Bütün dünyam tiyatrodur. Gücümü sahne ışıklarından alırım'' sözleriyle başlayan, Nedret Güvenç'in Dünya Tiyatro Günü Bildirgesi şöyle:

''Ben bir sahne işçisiyim, bir ağır işçi. İşim gereği gece-gündüz çalışırım, buradan sizlere en güzel, en doğru, en çağdaş ve gerçekçi bir oyunla ulaşmak için... Bir oyun, bir oyun daha, bir oyun daha... Böyle mutlu geçer ömrüm, yeter ki siz burada olun ve birlikte kotaralım oyunumuzu. Birlikte gülelim, birlikte ağlayalım, birlikte coşalım, şaşalım, sevinelim ve birlikte düşünelim. Oyunun sonunda tiyatronun o vazgeçilmez gizemi içinden, alkışlarınızla, birlikte uyanalım. Güzel bir oyun sonrasının tatlı yorgunluğu içinde zevkle göz göze gelelim.

Şimdi biraz dertleşelim. Son yıllarda Türk Tiyatrosu adına olumlu olumsuz pek çok konuşmalar yapılıyor. Kimileri seyircinin giderek düzeysiz komedilere şartlandırıldığını, hele hele özel tiyatroların, gişe kaygısı nedeniyle ucuz prodüksiyonlarla yetinmek zorunda kaldıklarını, bunun da sanatsal bir erozyon olduğunu savunuyor. Kısmen doğru olabilir ama tüm yokluklara karşın sanat heyecanı ile hala perde açabilen özel tiyatro yapımcılarımızın ve sanatçılarımızın verdikleri mücadele göz ardı edilemez.

Bazılarıysa 'güldürü, güldürü, güldürü' diyor. 'Seyirci artık gülmek istiyor, düşünmek istemiyor' diyerek seyircilerimizi küçümsüyor. Gene bazıları da 'maaşlı memurdan sanatçı olmaz' diye ödenekli tiyatrolarımızı hedef alıyor. Oysa onların ana tiyatro niteliğini ve Türk Tiyatrosu'nun kurucusu olduğunu unutuyor. Oradan yetişen birbirinden değerli büyük sanatçıların varlığını görmüyor.

Bazı güzel insanlar da başlangıçtan bu yana Türk tiyatro sanatçılarının içinde çok büyük yetenekler olduğunu savunuyor ki aynı kanıdayım. En ilginç olanı da bazı çok bilirler, 'artık hiç kimse tiyatro yazmıyor, tiyatro yazarlarımıza ne oldu?' diye bir yanılgıdan yola çıkıyor. Bu çok önemli, çünkü yazarsız tiyatro olmaz. Bence bunu birlikte çözeceğiz, ama önce yazarlarımızı dinleyerek. Çünkü çok değerli ve büyük tiyatro yazarlarımız var.

Bu arada bazı tiyatroseverlerimiz, 'ah nerede o eski tiyatrolar, o eski oyunlar, o eski tiyatro sanatçıları' diye yerinip yerinip duruyor. Oysa çevreye dikkatle baksalar gençleri görecekler. Bir değişimin, bir gelişimin yaşandığını fark edecekler. Genç tiyatrocular iş başında. Hepsi de yetenekli, yürekli ve cesur. Bir araya gelip kendi özgün tiyatrolarını kuruyorlar. Yazıyorlar, oynuyorlar ve devamlı perde açıyorlar. Ben onlara 'safkan tiyatrocular' diyorum.

Ve gene diyorum ki günümüzün sanal ortamlarına karşın, Türk Tiyatrosu tüm gerçekliğiyle dimdik ayakta. Yeni ve çağdaş bir Türk Tiyatrosu hızla kendini bütünlerken, taptaze ve kararlı bir jön Türk, tiyatronun müjdesini veriyor. Çoğu tabuları yıkan bu özgür soluklu tiyatronun temelinde insanoğlunun gerçekleri var. Ama her şeyden öte, ülkemizin ve ülkemiz insanının iç güzelliği, kadirbilirliği, kaderciliği ama en umutsuz anlarda bile, o şaşmaz iradesi, kararlılığı ve sağlamlığı var.

'Sanatçı alnında ışığı hisseden insandır' diyor Büyük Önder. Bizler o ışığı sizlerden alıyoruz. Ve dünya durdukça, kim ne derse desin, her söze verilecek en doğru cevap buradan olacaktır, tiyatro sahnelerinden. Çünkü sizler buradasınız.

O halde çalsın son ziller, açılsın perdeler...''

Dünya Tiyatro Günü

DÜNYA TİYATRO GÜNÜ

Dünya Tiyatro Günü 1961’de Uluslararası Tiyatrolar Birliği (International Theatre Institute) tarafından yaratıldı. Her yıl 27 Mart günü ITI merkezleri ve dünya çapında tiyatro grupları tarafından kutlanmaktadır. Pek çok ulusal ve uluslararası etkinlik kutlamalarda yer almaktadır. En önemli etkinliklerden biri, dünya çapında başarı kazanmış bir tiyatro oyuncusu, yönetmeni veya yazarın yazdığı evrensel bildirgedir. İlk bildirge 1962’de Jean Cocteau (Fransa) tarafından yazılmıştır.


KABULÜ

Dönemin ITI başkanı olan Arvi Kivimaa tarafından önce Helsinki, sonra da Viyana’da yapılan 9. ITI Konferansında ortaya atılan ‘tiyatrolar günü’ fikri, İskandinav ülkelerinden gelen desteğin de etkisiyle hayata geçirildi. Kabul edilişinden sonra her yıl, Paris’te 1962 tarihli Uluslar Tiyatrosu’nun (Theatre of Nations) da açılış günü olan 27 Mart günü, ITI’nin şu an sayısı 100’ü bulan dünya çapındaki merkezlerinde çeşitli etkinliklerle kutlanmaya başlandı.


HEDEFİ

UNESCO tarafından kurulan ITI’nin “sahne sanatları bağlamında, dünya çapında bilgi ve uygulama alışverişini arttırmak, gelişim sürecinde sanatsal yaratıcılığın ve üretimin gerekliliği konusunda toplumsal bilinci uyandırmak, insanlar arasındaki barış ve dostluğun sağlanması ve artmasını gerçekleştirmek adına karşılıklı anlayışı geliştirmek, UNESCO’nun hedeflerine ulaşmasına katkıda bulunmak” gibi hedefleri, Dünya Tiyatro Günü’nde bir kez daha hatırlatılmaktadır. Her yıl tiyatro ve tiyatroyla ortak çalışan diğer sanat disiplinlerinden gelen üstün başarılı bir sanatçı bu gün için bir konuşma yapmaya davet edilmektedir. Uluslararası Bildirge olarak görülen bu konuşmanın metni 20’den fazla dile çevrilmekte, pek çok gazetede yayınlanmakta ve dünya üzerindeki pek çok tiyatro grubunun oyunundan önce okunmaktadır. Pek çok televizyon ve radyo kanalı bu bildirgeyi beş kıtanın her köşesindeki dinleyicilere ulaştırmaktadır.

Dünya Tiyatro Günü tiyatro dünyasındaki insanlar için sahne sanatlarının insanları bir araya getirici gücünü kutlamak, seyirciyle daha iyi bir iletişim kurmak ve insanlar arasındaki anlayış ve barışı arttırmak için bir fırsat olarak görülmektedir. Dünya Tiyatro Günü’nde yapılan etkinlikler, uluslararası işlevlerinin yanı sıra ulusal ve bölgesel tiyatro gruplarının bir araya gelmesinde de rol oynamaktadır.


DÜNYA TİYATRO GÜNÜ ULUSLARARASI BİLDİRGESİ

Jean Cocteau ilk bildirgenin yazarıdır. 1993’te Venezüella ITI Merkezi 1962’den 1993’e kadar yayınlanan tüm bildirgeleri biri özgün dillerinde, diğeri İspanyolca olmak üzere iki antoloji halinde yayımlamıştır.Uluslararası Bildirge’nin yanı sıra, ITI dünyanın hemen her yerinde büyük gösteriler ve festivaller düzenlemektedir. Bu etkinliklerin tamamı ITI Resmi Sitesi'nde görülebilir.

Kaynak: http://tr.wikipedia.org